İngilizce konuşulan orjininal vahyi dinleyin:
İndirin (indirmek için sağa tıklayın)
Tanrının Elçisine Vahiy edildiği üzere üzere
Marshall Vian Summers
17 Eylül 2008 tarihinde
Boulder, CO’da
Bu kayıt hakkında
Bu ses kaydında duyduğunuz Melekler Meclisinin Marshall Vian Summers vasıtasıyla konuşmasıdır.
Burada, kelimelerin ötesinde var olan, Tanrı’nın orjinal iletişimi, dünyayı gözeten Melekler Meclisi tarafından insan diline ve anlayışına çevrilmiştir. Melekler Meclisi daha sonra Tanrı’nın mesajını Elçi aracılığıyla iletir.
Bu harikulade süreçte Vahyin Sesi tekrar konuşuyor. Kelime ve Ses dünyada. Tarihte ilk kez sizin ve dünyanın tecrübe edebilmesi için sözlü vahyin özgün kayıtları mevcut.
Vahiy armağanını alanlardan olasınız ve O’nun benzersiz Mesajı’nı kendinize ve hayatınıza kabul edecek kadar açık olasınız.
[/embed]
Okuyucuya not:
Bu çeviri, orijinal İngilizce metni çevirmek için gönüllü olan Yeni Mesaj öğrencileri tarafından Derneğe sağlanmıştır. Bu çeviriyi, insanların bu yeni formda kendi dillerinde bir araya getirme şansı bulabilmeleri için bu ilk haliyle dünyaya sunuyoruz.
Evren muazzamdır, o kadar muazzamdır ki anlaşılması mümkün değildir. Hiç kimse onun uzunluğunu kat edememiştir. Hiç kimse onun enginliğini ve karmaşıklığını kavrayamamıştır. Bu, evrendeki herhangi bir ırkın entelektüel kavrayışının ötesindedir. Yine de tüm Yaratılışın tek bir Kaynağı ve tek bir Yazarı vardır.
Tanrı’yı bu daha geniş bağlam içinde düşünmeye başladığınızda, Tanrı anlaşılmaz olacak kadar engin ve muazzam hale gelir. Ve kesinlikle Tanrı’nın herhangi bir dünyayla, herhangi bir varlık ırkıyla meşgul olduğu fikrinden vazgeçmelisiniz.
İnsanlık tarihi boyunca, insanın Tanrı ile olan ilişkisi dini çalışmaların ve bakış açısının merkez noktası olmuştur. Ancak burada Tanrı çoğunlukla çok yerel bir varlık, insani değerlere sahip bir varlık, insan psikolojisi ve duygularıyla dolu bir varlık olarak tasavvur edilmektedir. Tanrı’nın anlaşılmaz olduğu düşünülse bile, Tanrı yine de insani değerlerle, insani duygularla ve insan psikolojisiyle doludur.
Tanrı’yı bu sınırlı tanımın ötesinde düşünmek için, kişinin kendi doğasını, kendi geleceğini, kendi kaderini ve tüm gerçekliğini yeniden gözden geçirmesi gerekir. O [Tanrı] yalnızca bu Dünya’ya bağlı olamaz. Eğer Tanrı’nın Yarattığı’ysanız, Tanrı’nın Yarattığı’nın bir parçasıysanız, o zaman göz alabildiğine uzanan bir kumsaldaki kum tanesi gibi olan bu küçük dünyaya değil, tüm Yaratılış’a bağlısınız demektir.
Ne zaman tarih ya da efsaneler Tanrı’nın insanlarla konuştuğundan ya da Tanrı’nın insan davranışlarına kızdığından ya da insanlığın varlığından dolayı hayal kırıklığına uğradığından bahsetse, Tanrı’ya insani nitelikler yükleniyor ve Tanrı sadece bu dünya bağlamında ele alınıyor demektir.
Ancak tüm yaşamın Yaratıcısı, insan formundan ve insan bilincinden çok farklı olan tüm yaşamın-Yaşamın Yaratıcısıdır. Akıllı yaşam evren boyunca sayısız formda, çok farklı ifadelerle evrimleşmiştir. Yine de hepsi bu fiziksel gerçeklikte doğanın güçlerine tabidir. Hepsinin kaynaklara ve destekleyici bir çevreye ihtiyacı vardır. Hepsi kendilerini ve dünyalarını beslemek için mücadele etmek zorundadır. Ve hepsi de fiziksel bir gerçeklikte geçici bir yaşam sürdükleri için ölümle karşı karşıyadır.
Tanrı’yı zeki yaşamın bu engin arenasında düşünmeye başlamak için bile, kişinin tüm Tanrı fikrini yeniden gözden geçirmesi ve Tanrı’nın gerçekten insan tahminlerinin çok ötesine uzandığını ve Tanrı hakkındaki hikayelerin, Tanrı hakkındaki efsanelerin ve Tanrı hakkındaki insan düşünce tarihinin zorunlu olarak çok ama çok sınırlı olması gerektiğini – sizin deneyiminiz ve farkındalığınızla ve yakın çevrenizin sınırlarıyla sınırlı olduğunu görmesi gerekir.
Daha Büyük Bir Yaşam Topluluğunun Tanrısı çok farklıdır. Tanrı insan işleriyle meşgul değildir.
Zaman içinde Tanrı dünyaya Elçiler gönderdi; Elçiler bu dünyanın evrimini ve refahını denetleyen Melek Varlığı tarafından buraya gönderildiler.
Tanrı bu tek dünyayla ilgilenemeyecek kadar büyüktür. Tanrı bir insan değildir. Tanrı insan anlayışı, insan psikolojisi ya da insan duygularıyla sınırlı değildir.
Fiziksel realitede yaşayan tüm ayrılmış varlıklar için kurtuluş Planı tüm boyutlara uzanır ve bu Plan fiziksel bir realitede yaşayan, ayrı bir realitede kimliğe yakalanmış, hala formda yaşayanlar için geniş bir destek ağını kapsar.
Tanrı’nın dünyadaki İşini anlamak için, Tanrı’nın tüm evrendeki İşini anlamanız gerekir. Birçok insan evrenin sadece büyük ve boş bir yer olduğunu düşünür. Ancak evren yaşamla doludur ve bu yaşamın boyutları ve genişliği hayal bile edilemez.
Yine de Tanrı her yerdedir ve tüm hissedebilen varlıkların içine yerleştirdiği daha derin bir zeka aracılığıyla İlim yoluyla ayrılanları kurtarır. Tanrı hayatınızı izlemek, size mesajlar göndermek ya da görünürdeki ilerleme eksikliğinizden hoşnut olmamak yerine, size rehberlik etmesi, sizi yönlendirmesi ve sizi dizginlemesi için içinize İlmi koymuştur.
İnsanlar zihinlerinin yüzeyinde yaşıyorlar – akıllarında, zihnin sosyal koşullanmanın bir ürünü olan kısmında. Onlar İlmin gücünü ve varlığını hissetmiyorlar. Belki arada bir sezgileri, açıklayamadıkları daha derin hisleri, garip önsezileri veya bir önsezi ve kısıtlama duygusu vardır.
Herkes bir dereceye kadar bu deneyimi yaşamıştır ve bu, yaşamınızın daha derin bir akımının, yaşadığınız yüzeysel zihnin altındaki daha derin bir zihnin kanıtıdır. Kendinizi bir birey olarak tanımlamanızın ötesinde; sosyal, politik ve dini koşullanmalarınızın ötesinde, bu daha derin zihin vardır.
Tanrı size bu aklı vermiştir. Aslında bu zihin sizin gerçekte kim olduğunuzdur. Bu dünyanın koşullarıyla, insan davranışlarının hatalarıyla ya da burada ve evrenin herhangi bir yerinde var olan ikna güçleriyle sınırlı değildir. O sizin en önemli parçanızdır. Yine de en az keşfedilen, en az deneyimlenen ve en az anlaşılan parçanızdır.
Tanrı, hissedebilen varlıkların yaşadığı ya da kolonileştiği her dünyaya, bu uluslar ve birey grupları için bir kurtuluş gücü atamıştır. Sizinki gibi büyük ölçüde yerleşim olan ve yaşamın büyük bir çeşitlilik ve karmaşıklık gösterdiği dünyalarda, bu Melek Varlığının pek çok farklı ifade düzeyi ve farklı hizmet seviyeleri vardır. Yine de bunun genel amacı insanlığın ilerlemesini ve refahını gözetmektir.
Ancak Melek Varlığı, yardım etmeleri büyük bir ciddiyetle talep edilmedikçe, davetsiz olarak müdahale edemez. Burada bile sınırlamalar vardır çünkü size bu ayrılmış halde yaşarken özgür bir irade verilmiştir – formda yaşarken, şimdi kökeninizin ve kaderinizin farkında değilsiniz, şimdi içinizde yaşayan daha büyük İlmin farkında değilsiniz.
Size özgür irade verilmiştir – seçme özgürlüğü, inkar etme özgürlüğü, kendinizi ve başkalarını aldatma özgürlüğü, istediğinize inanma, istediğinizi hayal etme, Tanrı’yı ve gerçekliği istediğiniz şekilde düşünme ya da hiç düşünmeme özgürlüğü. Bu özgürlüğe sahipsiniz. Bu nedenle, Melek Varlığı bu özgürlüğe saygı göstermelidir.
Birçok insan Tanrı’nın geri dönmesini ya da tekrar gelmesini, dünyayı ele geçirmesini, kötüleri cezalandırmasını ve doğruları yüceltmesini ister. Ancak bu gerçekleşmeyecektir. İnsanlar hayal edebilecekleri herhangi bir biçimde ya da kişilikte özgürleştiricinin ikinci gelişini bekliyor ve bunun büyük bir barış ve doğruluk çağına yol açacağını düşünüyorlar. Ancak bu gerçekleşmeyecek.
İnsanlığın başarısı ve başarısızlığı büyük ölçüde kendi elindedir. Ancak Melek Varlığı, Varlığına açık olan, tavsiyelerine uymaya ve insanlığa ve bu dünyaya hizmete dayalı daha etik ve amaçlı bir yaşam sürmeye istekli olan bireyleri cesaretlendirmek ve teşvik etmek için buradadır. Kendilerini zenginleştirmek, başkalarına karşı avantaj elde etmek ya da düşmanlarını yok etmek için Melek Varlığını arayan diğer herkes hiçbir yanıt ve yardım bulamayacaktır.
Eğer Tanrı’nın yardımını istiyorsanız, bunu içtenlikle istemeli ve başka bir beklenti ya da teşvik içinde olmamalısınız. Tanrı bazı insanları zenginleştirip diğerlerini yoksullaştırma işinde değildir. Dünyanın durumu, insanlığın bu dünya ortamının sınırları ve kısıtlamaları dahilinde kendisi için yarattığı bir durumdur.
Kendinizi özgür hissetmeseniz, politik olarak özgür olmasanız ya da sosyal olarak özgür olmasanız bile özgür iradeye sahipsiniz. Hala neyi takip edeceğinizi, neye inanacağınızı, neye değer vereceğinizi ve neyi reddedeceğinizi seçebilirsiniz. Melek Varlığı sizi doğru yönde seçim yapmaya, kendi kurtuluşunuz ve aydınlanmanız yönünde seçim yapmaya teşvik etmek için burada bulunuyor.
Bunun ötesinde, Tanrı’nın belirli zamanlarda belirli halklar adına müdahale ettiğine dair tüm öykülere rağmen, müdahale etmezler. Bu, Tanrı’nın Planının ve buradaki Melek Varlığının amacının ve gücünün yanlış anlaşıldığını gösterir.
Evrenin dört bir yanında, Melek Varlığında, Tanrı’nın içlerine yerleştirdiği daha derin İlimle bağlantılarını teşvik etmek ve bu İlim aracılığıyla, pek çok durumda kaybolmuş, bastırılmış veya unutulmuş olan bu uluslara fayda ve ilerleme, barış ve hoşgörü getirmek için hala ayrılmış bir halde yaşayanlara hizmet eden sayısız Varlık vardır.
Evrende çok az özgür ulus vardır çünkü özgürlük karmaşa yaratır ve yıkıcıdır. Yaratıcıdır. Sınır tanımaz. Bu yüzden pek çok ırk sosyal düzen ve istikrarı sağlamak için özgürlüğü ortadan kaldırmayı ya da büyük ölçüde sınırlandırmayı seçmiş, böylece kendilerini, yaşamdaki ilerlemelerini ve İlime ve onun bireylere ve bir bütün olarak uluslara sağlayacağı tüm güç ve becerilere erişim yeteneklerini sınırlandırmışlardır.
Çünkü yaratıcı olmayı bıraktığınızda, ilerlemeyi ve gelişmeyi de bırakırsınız. Ancak pek çok dünya ve pek çok ulus bunu seçti. Ve insanlık bu yolu seçme, teknolojisine değer verme ve ona tapınma ve ilham ve yaratıcılık gücünün gerçekten nereden geldiğini unutma riski altındadır.
Burada bulunan Melek Varlığı kalbin ve ruhun özlemine yanıt verecektir. İstekleriniz ve dualarınız aracılığıyla gerçekten iletilen ve ifade edilen şeye yanıt vereceklerdir. İşinizin yürümesini ya da belirli bir kişi için bir sonucun gerçekleşmesini istediğinizi düşünebilirsiniz, ama aslında bu genellikle başka bir şeyle ilgilidir. Çünkü isteğinizin temelinde, kendi içinizdeki Tanrı’nın gücüne ve varlığına ve bu dünyada -insanlarda ve insanların ötesinde, Melek Varlığına kadar- var olan Tanrı’nın Gücü ve Varlığına yeniden bağlanma arzusu yatar.
Tanrı’dan bir iyilik ya da bir mucize isteyebilirsiniz, ama aslında daha derin bir istekte bulunmanız gerekir çünkü kendi içinizdeki İlme bir kez bağlandığınızda, Tanrı sizinle İlim aracılığıyla konuşabilir. Tanrı’nın İradesi sizinle konuşur. Bu sanki Tanrı’nın evreni terk edip gelip kulağınıza fısıldaması gibi bir şey değildir. Bu, burada Dünya’daki Melek Varlığı tarafından yönlendirilen ve İlim aracılığıyla sizinle iletişim kuran Tanrı’nın İradesi ve Niyetidir.
İnsanlar İlmin ne olduğu konusunda kafaları çok karışık olabilir çünkü bunu psikoloji veya din anlayışları açısından düşünüyorlar. Ancak esasen İlim, Tanrı’nın İradesinin sizinle iletişim kurabildiği ve size rehberlik edebildiği içinizdeki daha derin zihindir.
Tanrı size daha derin bir vicdan bahşetmiştir – bu vicdan aileniz, toplumunuz ve eğer dini eğitim aldıysanız dini eğitiminiz tarafından oluşturulmuş olan toplumsal vicdanınızdan çok daha derin ve yaygındır. Neyin doğru neyin yanlış, neyin gerçek neyin gerçek dışı, neyin adil neyin adaletsiz olduğuna dair, sosyal koşullanmanızın ve başkalarının beklentilerinin ötesine geçen daha derin bir his vardır.
Çok az sayıda insanın bunu büyük ölçüde deneyimlemiş olması, insanlığın ilerlemesinin sınırlarını temsil etmekte ve insanlığın genel evriminde – farkındalığının ve daha büyük gücünün evriminde – gerçekten o kadar da ilerlemediğini göstermektedir. Kitle imha silahlarına sahip olabilirsiniz, teknolojinizde bazı benzersiz ve akıllı cihazlar icat etmiş olabilirsiniz, ancak çoğu insan hala kim olduklarına veya hayatta nereye gittiklerine dair herhangi bir fikre sahip değil. Bunların hepsi ideolojiye, sosyal geleneklere ya da saf fanteziye bırakılmıştır.
Yani genel olarak insanlık çok fazla ilerlememiştir. Ancak bireysel ve bir bütün olarak ilerlemeniz çok önemlidir ve Melek Varlığı bunu desteklemektedir. Bu destek ne içindir? Öncelikle bireyin içinde İlmin ortaya çıkması ve bir bütün olarak insanlığın içinde İlmin gücü ve kudreti içindir.
İnsanlığın Tanrı’nın Planı ve Varlığı hakkındaki anlayışı gerçekten sınırlıdır. O çok yereldir. Tanrı’nın bir insanın tüm duygu ve eğilimlerine sahip büyük bir insan olduğunu varsayar. Tanrı büyük bir insandır – elbette çok güçlüdür, elbette çok bilgedir. Ancak çoğu insan Tanrı’yı kişisel olarak bu şekilde düşünür, sorunlarını ve zorluklarını anlayan, ilişki kurabilecekleri biri olarak.
Tarihiniz ya da efsaneleriniz Tanrı’nın dünyayla iletişim kurduğundan söz ettiğinde, burada gerçekte anlatılan şey Melek Varlığının belirli bireylerle iletişim kurmasıdır. Örneğin kutsal bir kitap, eğer Tanrı’dan geldiği ya da Tanrı’nın Sözü olduğu iddia ediliyorsa, aslında Melek Varlığının sözleridir. Çünkü Tanrı iletişim kurmak için sözcükleri kullanmaz. Evrende sonsuz sayıda dil varken, Tanrı iletişim kurmak için sizin özel dilinizi kullanmaz. Bunların hepsi sizin özel dünyanızın esenliği için görevlendirilmiş olan Melek Varlığından gelir.
Tanrı’nın İradesi Melek Varlığından ve Melek Varlığının tüm seviyelerinden akar ve bireyin içindeki İlim aracılığıyla akar ve kendini orada ifade eder. Tıpkı yaşam gücünün bitkilerde ve hayvanlarda, kalbinizin her atışında ve aldığınız her nefeste kendini ifade etmesi gibi, Tanrı’nın İradesi de her şeye nüfuz eder – ifade yolları bulur, ilişki seviyeleriyle tercüme edilir.
Burada Melek Varlığı Tanrı’nın saf deneyimi ve gerçekliği ile sizin bu dünyadaki bireysel ayrılmış yaşamınız arasında bir aracı olarak hizmet eder. Melek Varlığı Tanrı’nın İradesini dile, biçime, imgelere, öykülere, fikirlere, açıklamalara, her şeye tercüme eder ki bunu kavrayabilesiniz ve kendi yaşam koşullarınız içinde bununla ilişki kurabilesiniz.
Temelde, bu konuda tamamen yeni bir anlayış ve eğitim olmalıdır. Bazı insanlar Tanrı’nın meleklerinden birçoğunun düştüğüne, fiziksel yaşamın zevkleri ve baştan çıkarıcılığı tarafından ayartıldıklarına ve düşüp iblis olduklarına ve Tanrı’ya meleklerden ya da Tanrı’nın gerçekliğine karşı çıkan diğer varlıklardan oluşan bütün bir ligin karşı çıktığına inanmaktadır.
Bu kesinlikle uygundur çünkü karşıtlığı tanımlar, ama aslında karşıtlık Ayrılık içinde yaşama gerçeğinin bir parçasıdır – ayrı olma arzusu, bu Ayrılıktan vazgeçme korkusu, kişinin benzersizliğine ve kimliğinin ve psikolojisinin tüm ayrıntılarına yapılan vurgu. İnsanlar kendilerini benzersiz kılan, onlara statü kazandıran, tanınmalarını sağlayan ve onları güçlü ya da arzu edilir kılan şeylere büyük önem verirler.
Bu, yaşamın gerçekliğine karşı çıkan güçtür. Elbette buna kendini adamış varlıklar vardır. Sizin görebileceğiniz alanın ötesinde bile buna kendini adamış varlıklar vardır. Kendilerini buna adamış melekler vardır. Ancak bu dünyadaki ya da tüm evrendeki tüm kötülüklerin kaynağı olan tek bir şeytanlaşmış melek olduğunu düşünmeyin. Bu yanlış bir anlayışı yansıtmaktır.
Bu, Ayrılık içinde bir yaşam sürmenin bir koşuludur. İnsanlar Tanrı’yla birleşmeye geri dönmek isterler ama buradaki ayrı yaşamlarından vazgeçmek istemezler. Vazgeçmemeleri de gerekir. Tanrı sizden asla bunu yapmanızı istemez. Çünkü Tanrı size dünyada olmanız için daha büyük bir amaç verir. Kaçış aramak ve hırslarınız ve fikirleriniz aracılığıyla kendinizi gerçekleştirmeye çalışmak yerine, Tanrı İlim aracılığıyla size dünyada daha büyük bir amaç verir.
Tanrı sizi bu şekilde kurtarır – size yaşamınızla ilgili gerçekten önemli bir şey vererek. Tanrı size büyü yaparak tüm öfkenizi, kızgınlığınızı, hayal kırıklığınızı ve zihin karışıklığınızı yok etmez. Çünkü bunları Tanrı yaratmamıştır, dolayısıyla Tanrı bunları ortadan kaldıramaz.
Yine de Tanrı’nın Melek Varlığı ve içinizdeki İlim aracılığıyla yaptığı şey, size yaşamda yapmanız gereken önemli bir şey vermektir. Aslında, siz bu dünyaya belirli insanlarla belirli şeyler yapmak üzere gönderildiniz. Bu amacı ya da bu kişileri henüz bulmuş olmanız pek olası değil ama kalbiniz onları özlemektedir. Sizin daha derin tabiatınızda yer alan her şey sizi bu amaca, bu insanlara ve insanlığa ve dünyaya bu şekilde hizmet etmeye götürmeye çalışıyor.
İnsanların bunu ihmal etmeleri, bundan kaçınmaları ya da bunu inkar etmeleri, çektikleri acıların çoğunun kaynağıdır. Çünkü bu büyük amaç olmadan, bu amaca hizmet eden ilişkiler olmadan, bu amaç yerine getirilmeden, ne yaparsanız yapın, ne yapmaya çalışırsanız çalışın, ruhun ihtiyacını asla karşılayamazsınız.
Çünkü özünüzde Tanrı’nın sizde yarattığı şey vardır, sizin ya da toplumunuzun yarattığı şey değil. Dünyadaki en korkunç ya da şiddet yanlısı insanın bile merkezinde Tanrı’nın yarattığı şey vardır. Onların cehaleti, isyanları, dünya üzerindeki hayal kırıklıklarının, cehaletlerinin ve şiddetlerinin kaynağıdır.
Bu yüzden Tanrı cehennemi yaratmadı ve kötüleri cezalandırmaz. Siz intikamınızı almak, kendi adalet anlayışınızı gerçekleştirmek için kötüleri cezalandırmak istiyorsunuz. Ama Tanrı için yalnızca düşmüş ya da kaybolmuş olanların kurtuluşu vardır. Şiddet dolu ya da yıkıcı yaşamlar süren bireylerin çok daha uzun bir yolculuk yapması ve kendilerini kurtarmak için insanlığa çok daha büyük bir hizmet sunması gerekecektir. Ama sonuçta, kurtuluş gerçekten de bütün meseledir.
Kurtuluş nedir? Bu dünyada, bu yaşamda, bu zamanda yaşayan sizler için kurtuluş, dünyadaki daha büyük amacınızı keşfetmektir – onu ifade etmek, kabul etmek ve elinizden gelen en iyi şekilde yerine getirmektir. Bu zamanda, bu gerçeklik içinde sizin için kurtuluş budur. Aklınız bunun ötesine geçemez.
Tanrı size daha büyük bir yaşam verdi ve bu daha büyük yaşamın gerçekliğini içinizdeki İlim’e yerleştirdi. İçinizdeki İlim, aklınızın erişebileceği alanın ötesindedir. Bu, kendi içinizde derinden deneyimlemeniz ve güvenmeyi ve takip etmeyi öğrenmeniz gereken bir şeydir. Bu, hala hedeflerinize, kendinizle ilgili fikrinize, başkalarını kınamanıza ve ayrı gerçekliğinizi oluşturan tüm o şeylere bağlı olan sizlere meydan okuyacaktır. Sizi farklı bir yöne götürdüğü için, İlmi takip etmeye zorlanacaksınız.
İster dindar olun ister olmayın, ister dini bir öğretiye inanın ve bu öğretiye bağlı kalın, ister dini bir bağlılığınız olmadığını iddia edin, ilerlemeniz tamamen İlimle olan bağlantınıza bağlıdır.
Büyük dini kurumlara liderlik eden ve İlim’in farkında olmayan, ona değer vermeyen ve hatta belki de ondan korkan, bunun kendilerini karmaşaya sürükleyeceğini, dini inançlarına ters düşeceğini ya da onları ciddi bir şüphe ve belirsizliğe sürükleyeceğini düşünen kişiler vardır. Böylece kendi fikirlerine ve inançlarına sarılacak ve Tanrı’nın içlerine yerleştirdiği kurtuluş gücünden kaçınacaklardır.
Bir de hiçbir dini aidiyeti olmadığını iddia edecek ama İlmin gücünü deneyimleyecek ve takip edecek insanlar vardır. Başkalarına ve dünyaya büyük hizmetlerde bulunarak kendilerini gerçekten kurtarma şansına sahip olacaklar.
Burada vurgulanmak istenen dindar olup olmamanız değildir. Din doğru anlaşılırsa, İlme giden bir yol olarak görülürse çok faydalı olabilir. Ancak sadece bir inançlar ve sosyal yükümlülükler ağı olarak ele alınırsa, o zaman yanlış yönde ilerliyor demektir.
Melek Varlığı tüm bunları anlar. Tanrı tüm evreni gözetlemektedir. Tanrı yalnızca tüm evreni izlemekle kalmıyor, yaşamın ve gerçekliğin fiziksel tezahürlerinden bile daha büyük olan Ayrılık içinde yaşamayan tüm Yaratılışı da izliyor.
Elinizde küçük bir fincanla okyanusa doğru yürürsünüz, fincanı suya daldırırsınız ve suya bakarsınız. Bu su okyanus mu? Hem evet hem hayır. Evet, okyanusun bir parçasıdır ama okyanus mudur? İnsanlar Tanrı’nın gerçekliğini ve Tanrı’nın niyetini iddia etmeye çalışırlar. Hatta insanlar Tanrı’nın dünyaya başka bir Elçi göndermeyeceğini düşünecek kadar kibirlidirler, tüm Mesajların gönderildiğini ve daha fazlasına gerçekten ihtiyaç olmadığını düşünürler. Kaplarını okyanusa götürürler, doldururlar ve okyanusa sahip olduklarını düşünerek uzaklaşırlar. Ama sadece küçücük, küçücük bir parçaya sahiptirler – o kadar küçüktür ki okyanusun ve okyanusun içinde yaşayan tüm yaşamın gerçekliğini veremez.
Yani okyanusa bir fincan yerine bir kova götürürsünüz ve onu okyanus suyuyla doldurursunuz. Ve şimdi Tanrı’yı anladığınızı sanıyorsunuz. Kovaya bakıyorsunuz ve diyorsunuz ki, ” Ah, bu okyanus. İşte Tanrı bu.” Ama Tanrı çok daha büyüktür ve sizin küçük su kovanız o okyanusta yaşayan yaşamın çeşitliliğini temsil etmez.
Bunu bir benzetme olarak kullanarak, Tanrı’nın gerçekliğini ve Tanrı’nın dünya için amaç ve niyetlerini iddia etmeye çalışırsanız ve “İşte bu! Tanrı budur! Tanrı’nın insanlık için istediği budur! Tanrı’nın insanlığa verdiği şey budur! Bu nihai olandır!” derseniz, bu bir kova suya tüm okyanus demek gibi bir şey olur.
Okyanus uçsuz bucaksızdır. Evren uçsuz bucaksızdır. İnsan tahminlerinin ötesinde yaşamla doludur. Evren sonu olmayan bir okyanus gibidir, fiziksel evrenin başlangıcında Tanrı’nın harekete geçirdiği evrimsel güçlerin ürünüdür.
Tanrı hayatınızı yönetmek zorunda değildir. Evrimsel değişim mekanizması ve dünyanızdaki tüm biyolojik ve jeolojik güçler yaşamınız için gerekli ortamı yaratmaktadır. Ancak Tanrı size rehberlik etmesi, sizi koruması ve sizi daha büyük tatmin ve kurtuluşunuza götürmesi için içinize İlim yerleştirmiştir.
Bu nedenle, kasırgalar, kuraklıklar, salgın hastalıklar ya da kişisel başarısızlıklar için Tanrı’yı suçlamayın. İnsanlar sanki Tanrı onların öğretmeniymiş gibi, sanki Tanrı onların hizmetçisiymiş gibi, sanki Tanrı onların yaşamlarının yardımcı pilotuymuş gibi, “Tanrı bana bununla bir ders veriyor” diyerek gün boyu etrafta dolaşırlar.
Bu nasıl bir Tanrı? Şu anda Tanrı hakkında konuşmuyorsunuz. Melek Varlığı hakkında konuşuyorsunuz. İnsanlığa tüm büyük Vahiyler Melek Varlığı tarafından verilmiştir. Onlar Ben olarak değil Biz olarak konuşurlar. Onlar sadece muhteşem bir birey değil, bir gruptur.
Burada unutulması gereken çok şey bulunmaktadır. İnsanlık bu konuda hala ilkel bir ırk, hala yerel tanrılara ve fantastik şeylere inanıyor. Hala çok batıl inançlı, hala çok kendiyle meşgul, hala evrende önemli ve üstün olduğuna inanıyor. Ama sorun değil çünkü yaşamda bulunduğunuz yer tam da burası.
Siz 13 yaşında bir çocuk gibisiniz. İnsanlık 13 yaşındaki bir çocuğun biraz güç deneyimlemeye başlaması, kendini güçlü hissetmeye başlaması, genişlemek ve kendini bir bütün olarak ifade etmek istemesi gibidir. Fakat hala olgunlaşmamıştır. Hesap veremez ve sorumsuzdur. Uzun vadeli bir ölçekte yaşamın gerekliliklerini gerçekten anlamamaktadır. Büyüme ve genişlemeden ziyade istikrar ve güvenliğe odaklanması gereken olgun bir duruma gelmemiştir.
İnsanlığın içinde bulunduğu aşama budur. Elbette bu aşamanın çok ötesinde olan bireyler de var. Ancak bir bütün olarak insanlık ergenlik döneminin son aşamalarında sayılır. İleriyi düşünmüyor. Gelecek için plan yapmıyor. Kaynaklarını akıllıca kullanmıyor. Çılgınca ve aptalca kararlar veriyor. Üyeleri arasında kavga etmeye eğilimlidir. Güç kullanımına inanır. Saldırgandır. Şiddet yanlısıdır. Ergenlik çağındadır.
Etrafınızdaki evrende çok daha olgun ırklar var, en azından istikrar ve güvenliğe büyüme ve genişlemeden daha fazla değer vermeleri anlamında olgun. Ancak İlmin keşfi evrende bile ender rastlanan bir durumdur. İşte bu nedenle her dünyaya ve her gruba hizmet eden Melek Varlığı insanları kendi içlerindeki İlim gerçeğine getirmek için çalışmakta ve uğraşmaktadır. Kültürleri, görünüşleri, inanç sistemleri, gelenekleri ya da kendi toplumları içindeki baskının doğası ne olursa olsun, bu hala böyledir çünkü bu Tanrı’nın Büyük Çekimidir.
Tanrı yerel değildir. Tanrı ortaya çıkıp bir grup insana bir mesaj iletmez. Bu her zaman Melek Varlığı aracılığıyla yapılır. Tanrı’yla karşılaşmanız Melek Varlığı ve kendi içinizdeki İlim deneyimi vasıtasıyla olacaktır.
Tanrı’yı nasıl tanırsınız? Dinlemeye ve yaşamınızın daha derin akımını keşfetmeye başlarsınız. Sizi, spiral bir merdivenden iner gibi, Tanrı’nın içinize yerleştirdiği daha derin bir zeka kuyusuna götüren İlime Giden Adımları atmaya başlarsınız.
Zihniniz ve hayal gücünüz yüzeyin üzerinde bulutlar gibi süzülüyor, ama yerin altında daha derin bir zeka var. O katıdır. O gerçektir. O kalıcıdır. O daha büyük bir güce sahiptir. O kesindir. O sizin aklınız ya da duygularınız gibi günden güne bocalamaz. O, aklınız ve duygularınız gibi ikna ve inkara eğilimli değildir.
Tanrı sizin kendinizi Tanrı’da, bir tür trans halinde kaybetmenizi istemez. Aksine, buraya başkalarına ve başkalarıyla birlikte belirli hizmetleri, dünyada belirli şeyleri yerine getirmeniz için gönderildiniz. İşte bu yüzden eşsiz bir doğanız ve eşsiz bir tasarımınız var. Fakat doğanızın ne için olduğunu veya ne yapmak üzere tasarlandığınızı bilmezseniz, kendinizi yanlış anlama ve daha etkileyici olduğunu düşündüğünüz başkalarıyla kıyaslama eğiliminde olursunuz. Ancak siz gerçekten de henüz keşfetmediğiniz bir şey için tasarlandınız.
İşte bu amacın keşfi hayatınıza netlik getirmeye başlar. Kendinizi -güçlü ve zayıf yönlerinizi- kabul etmeye ve anlamaya başlarsınız. Eşsiz bir şey için tasarlandınız. Nedir bu amaç? Aklınız bilmez; kültürünüz bilmez; aileniz muhtemelen bilmez. İşte bu yüzden İlime Giden Adımları atmak en önemli şeydir. İşte bu yüzden tüm dünya dinlerinin özünde İlme giden bir yol vardır. Belki bu yollar mistik geleneklerde mevcuttur, ancak yine de bunlar yollardır.
Tanrı, insanlığı dünyaya gelmekte olan Büyük Değişim Dalgalarına ve insanlığın evrendeki zeki yaşamın Büyük Topluluğu ile karşılaşmasına hazırlamak için dünyaya Yeni Bir Mesaj göndermiştir.
Tanrı’nın Yeni Mesajı da İlme giden başka bir yol, siyasi güçler ya da sosyal güçler tarafından bozulmamış ve kötüye kullanılmamış bir yol sağlamak üzere gönderilmiştir. Bu saf bir yoldur. Elbette tek yol değildir ama Tanrı’nın dünyadaki işleyişinin doğasını, Tanrı’nın Planını ve tüm bireylerin İlahi doğasını yeniden tanımlamak ve netleştirmek için yeni bir yoldur.
Tanrı’dan gelen Yeni Mesaj, insan deneyiminin yepyeni bir çağının hazırlığını temsil etmektedir – büyük çevresel zorluklarla ve büyük siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklarla dolu olacak bir çağ, insanlığın akıllı yaşamın Daha Büyük Topluluğuna dönüşmenin zorluklarıyla yüzleşmek zorunda kalacağı bir çağ, insanlığın birleşip başarılı olmak ya da kendisiyle mücadele edip başarısız olmak arasında seçim yapmak zorunda kalacağı bir çağ. Bu, tüm yaşamın Yaratıcısından yeni bir Vahiy gerektirmiştir.
Sizler bunu öğrenebildiğiniz için şanslısınız. Şu anda duyduğunuz ve okuduğunuz bu Öğreti, bu Yeni Vahyin bir parçasıdır. Katman katman karışıklığı ve yanlış yorumlamayı ortadan kaldırmak, size netlik, güç ve amaç vermek ve sizi kendi içinizdeki İlme – daha derin vicdanınıza, daha derin zekanıza – ulaştırmak için bir açıklama sürecidir.
Bu, Tanrı’nın İradesinin sizi hareket ettirdiği ve dizginlediği, sizi oraya değil buraya götürdüğü, sizi diğer insanlarla değil bu kişiyle birleşmeye yönlendirdiği yerdir. Bu, yolun her dönemecinde hangi yöne gideceğinizi, yaşamdaki her yeni olaya nasıl karşılık vereceğinizi ve derin bir değişim geçiren bir dünyada artan belirsizlik ve istikrarsızlık dalgalarını nasıl aşacağınızı bilmeniz için size güç veren şeydir.
Burada kahramanlar yoktur ve tapınılacak bir kişi de yoktur. Elbette önemli kişiler ve önemli elçiler vardır ama sadece Tanrı, Tanrı’dır. Geri kalan her şey yaratılıştır.
Bir de fantezi vardır. Fantezinin gerçeklikle rekabet etmek zorunda olduğu, gerçekliğin bile net olarak anlaşılamadığı bir dünyada yaşıyorsunuz. Dolayısıyla bu çok kafa karıştırıcı bir durumdur. Tanrı bunu anlıyor ve işte bu yüzden Melek Varlığı dünyayı denetliyor ve siz içtenlikle yardım istediğinizde size yardımcı olmak için hazır bulunuyor.
Melek Varlığı size talep ettiğiniz şeyi vermeyebilir, ama sizi çok daha büyük bir yanıt olan İlme yaklaştıracaktır. Kaybolduğunuzu fark etmeden sadece iltimas isterseniz, gerçekten çok az şey istemiş olursunuz. Kim olduğunuza ve neden burada olduğunuza, nereye gitmeniz ve ne yapmanız gerektiğine dair farkındalığınızı yeniden kazanmanızı sağlayacak olan içinizdeki İlimdir. Bu kararlılık duygusu sizin için doğal olacak ve size bir özgürlük ve kurtuluş duygusu verecektir.
Son olarak, kendiniz olabilir ve buraya yapmak için geldiğiniz şeyi yapabilir ve başka yükümlülüklerle bağlanmak, başka gerekliliklerin boyunduruğu altına girmek, sosyal yükümlülüklerinizin duvarına zincirlenmek yerine sizin için gerçekten doğru olanı seçmekte özgür olabilirsiniz. İlk sorumluluğunuz İlim’e karşıdır çünkü bu sizin Tanrı’ya karşı sorumluluğunuzdur.
Bu dünyayı yöneten Melek Varlığı insanlığın durumunu ve insanlığın durumunun tüm tarihini anlar. Onlar buna odaklanmışlardır. Onlar çevirmen gibidirler, daha büyük bir gerçekliği bu gerçekliğe tercüme etmeye çalışırlar, böylece insanlar güçlü ve ilham verici olabilir ve insanlığın ve dünyanın yararına büyük hizmetler sunabilirler.
Bu, burada kurtuluşunuzu ve evrende daha büyük bir sorumluluk ve hizmet düzeyi üstlenmenizi sağlar. Bu sizin farkındalığınızın ötesindedir ve şimdilik odağınızın dışındadır, çünkü başarılı olması gereken bu yaşamdır. Ve bunu başarıya dönüştüren şey toplumun beklentilerini yerine getirmek değil, Tanrı’nın size deneyimlemeniz, ifade etmeniz ve bugün olduğu gibi dünyaya katkıda bulunmanız için verdiği daha büyük amacı yerine getirmek ve bunu kınamadan, kendinizden ya da başkalarından nefret etmeden yapmaktır.
Bu sizin kim olduğunuz ve neden burada olduğunuzdur. Ve önünüzdeki yolculuk gerçekten de muazzam. Ve bu sizin mutluluğunuz, tatmininiz ve başarınız için esastır. Bu gizemlidir çünkü insan anlayışını ve insan uğraşlarını aşar. Yine de sizin için o kadar temel ve doğaldır ki, onu deneyimlediğinizde değerini anında anlayacaksınız. Sizin için doğaldır çünkü daha derin doğanızı ve daha derin amacınızı temsil eder.
Bu evrensel bir öğretidir. Her yerde devam etmektedir. Evrenin her yerinde baskı ile özgürlük, cehalet ile bilgelik arasında bir mücadele vardır. Bu, her yerde insanların zihinlerinde ve kalplerinde devam eden bir savaştır – sadece bu dünyada değil, her yerde.
Bu elbette zorlu bir süreç. Bu elbette yeniden değerlendirme gerektirecektir. Bu durum elbette bazı insanların inanç ve beklentilerini sarsacaktır. Uzun süredir devam eden geleneklerin bile bunun ışığında yeniden gözden geçirilmesi gerekecektir. Ancak bu insanlık için sağlıklıdır. Bu konuda açıklığa kavuşmanız, değerlerinizi, inançlarınızı ve fikirlerinizi yeniden gözden geçirmeniz sağlıklıdır. İlerlemeyi yaratan budur. Yaşamınızı Tanrı’nın içinize yerleştirdiği kurtarıcı güce ve varlığa açabilecek olan budur.